11 Ocak 2009 Pazar

sinema haberleri

255 yabancı filmi sinemalarda ağırladığımız bir yıl bıraktık geride… Beklenen yönetmenler, hayran olunan oyuncular ve büyük gişe yapımlarından sonra bakıldığında ülkemizin gişesi “Testere 5” filmini gösteriyor. En çok izlenen yabancı film olarak beşyüz bin seyirciye yaklaşmış filmi, “Batman:Dark Knight” ve “Mumya” takip ediyor. En az izlenen film ise 1905 izleyici ile “JVCD”. İzlenme rakamları hali hazırda yılı değerlendirmek için güzel ipuçları veriyor.











Genel olarak filmlere bakıldığında karşımıza çıkan tablo şu; Devam filmleri, uyarlamalar ve yeniden çevrimler ağırlıklı çok fazla özgün hikayeye rastlanmayan bir yıl bıraktık geride.












Ocak ayını her zamanki gibi tempolu şekilde açtık. Hem de Oscar ödüllerinin gölgesinde. Romanya’dan gelen süpriz “4 ay, 3 hafta 2 gün” ile yılı karşılamış olsak da, filmin dünya üzerinde topladığı ödül ve olumlu eleştiriler gişede karşılığını bulamadı. “Büyük Hazine 2”de sene boyunca göreceğimiz devam filmlerinin fitilini ateşlemiş oldu. Ridley Scott’un sağlam kadro ile kotardığı “Amerikan Gangasteri” ve Wong-Kar Wai’nin “Benim Aşk Pastam” aynı kaderi paylaşarak bekleneni veremeyen hayal kırıklıkları olarak kaldı. Ocak ayının belki de yılın en iyilerinden Kelebek ve Dalgıç ise hiç anlaşılamadı ülkemiz seyircisi tarafından. Ocak ayının en karlı filmi ise hiç kuşkusuz “I am Legend” oldu. Yılın kanlı korku filmlerinin Avrupa’dan şaşırtıcı şekilde geleceğinin müjdecisi “İçerde” ise tuhaf bir şaşkınlık yarattı.






En verimli ay tartışmasız Şubat ayı oldu. Neredeyse yılın vizyon özeti olacak biçimde her türden örnekle karşılaştığımız ayın Oscar adayları ile dolu filmleri de kısa ama etkili bir ay yaşattı bizlere. Ben Affleck’in şaşırtıcı şekilde başarılı yönetmenliğiyle ön plana çıkan “Gone Baby Gone”, Stallone efsanesinin devam filmi “Rambo”, Oscar fatihi “There Will be blood” ve “Sweeney Todd” iz bırakanlar arasındaydı.


Wes Anderson kariyer yükselişine “The Darjeeling Limited” ile devam ederken, Coppola “Youth Without Youth” ile keşke geri dönmeseydi dedirtti. “Şeytan duymadan önce” ile Sidney Lumet ben daha ölmedim dedirtti. Korku sinemasının yeni açılımı adına “Cloverfield” görülmeye değer referanslardan biri olarak kaldı. Yine enfes finaliyle “The Mist” görülmesi gerekenler listesindeki yerini korudu.










Mart denildiği gibi kapıdan baktırmadı, “İhtiyarlara Yer Yok” dedirtti. Oscar galibi olarak vizyona girdi ise de, “M.Ö. 10.000” ayın gişe yıldızı oldu. Seyircinin kıstaslarının ne derece farklı olduğunun görüldüğü ayın diğer önemlileri, yılın belki de en özgün senaryosuna sahip “Juno”, Yabancı film oscarlı “Kalpazanlar”, roman uyarlaması ama hayal kırıklığı “Kolera Günlerinde Aşk” oldu.Yine senenin en iyilerinden Gus Van Sant başyapıtı “Paranoid Park” seyirciden ilgi görmedi, zamanlar arası yolculuklarıyla “Jumper” en flaş tanıtımla izleyiciyi salonlara davet etti.










Yılın en sönük aylarından biri olan Nisan ayının tartışmasız en iyisi “Be Kind Rewind” boş salonlara oynarken, farklı anlatım ve aksiyonu bir arada sunan “Bakış Açısı” seyirciye keyifli anlar yaşattı. Usta yönetmen Guy Ritchie’nin “Tabanca”sı ile Richard Kelly’nin “Kıyamet Öyküleri” hayal kırıklığı serisine eklendi. İspanyol sinemasında küp benzeri bir film görmek de ayın en hoş süprizi olarak kaldı akıllarda “Fermat”






Mayıs bereketli bir kahramanlar ayı oldu. Yıllar sonra Indiana Jones’u beyazperde de görmenin keyfine, Iron Man’i de ekledik üstelik… Sex and City diziden çıkagelirken, “Funny Games” Amerikan pasaportu aldı. “Boleyn Kızı” ile tarihe yapığımız yolculuktan, “Yasak Krallığa” giderek çıktık. Kullandığı muhteşem görsel anlatımla Todd Haynes’in Bob Dylan yaşamına sunduğu mercek “Beni Orada Arama”, kült film “Apartman”ın yeni çevrimi “Wicker Park” ve kült yönetmen Takeshi Miike”nin “Düello”su sinefilleri çağırdı sinemalara. Alexander Sokurov başyapıtı “Alexandra” ve Almadovar bakışlı kadın filmi “Karamel”in ise boynu bükük kaldı.








Yılın En İyi 100 Filmi




İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Times ve The Sunday Times, “Yılın En İyi 100 Filmi“ni belirledi.





Reha Erdem’in yönettiği “Beş Vakit” filmi, beşinci sırada yer alıyor. Yakın zamanda hayatını kaybeden Avustralyalı aktör Heath Ledger’in olağanüstü bir performans gösterdiği “The Dark Night“ listede birinci sırada yer alıyor. Bu arada, Fatin Akın’ın “Yaşamın Kıyısında” filmi de 28. oldu.




Bu filmlerin yanısıra Matteo Garrone’nin yönettiği “Gomorrah” ikinci, James Marsh’ın “Man On Wire” filmi üçüncü, Paul Thomas Anderson’un yönettiği “There Will Be Blood” filmi dördüncü olarak listeye girdi. Listenin ilk beş filmine “beş yıldız” notu da verildi.









Issız Adam Filminin Albümü Çıktı





Issız Adam beklenmedik şekilde sinema gişelerini salladığı gibi müzikleriyle de ses getirmişdi ve beklenen albüm sonunda çıktı.ıssız adam filminin şanına yakışır bir albüm olduğu herkezin ortak kararı....işte albümden ki parçalar

1. Semiramis Pekkan - Bana Yalan Söylediler



2. Ayla Dikmen - Anlamazdın



3. Nil Burak - Yalnızım Ben



4. Sibel Egemen - Yalnız Adam



5. Hümeyra - Tutsana Ellerimi



6. Michel Fugain - Une Belle Historie



Filmin müziklerinin hepsi birbirinden güzel olup; en az, film kadar ilgi çekiyor

0 yorum: